20 Nisan 2014 Pazar

"30 yaşıma kadar ateisttim "

"30 yaşıma kadar ateisttim "
Hürriyet Gazaetesinden Ömür Gedik'in sorularını cevaplayan Peker Açıkalın, uzun zaman sonra hayatını anlattı.

Ömür Gedik'in Röportajı:

Başrolünü oynadığın “Gülcemal” vizyona girdi. Gişesi bol olsun dedikten sonra sormak istiyorum, komedi filmlerinin yılında mıyız sence?

- Toplum, morali bozuk olduğu zaman kendini siyasetten spora, spordan sanata atma ihtiyacı hissediyor. Sanat da bu açıdan Türk halkının çok uzak olmadığı bir platform. Özellikle sinema...

Neden özellikle sinema?

- Çünkü Türk insanı her zaman Türk sinemasına saygı duymuş, salonları doldurmuş bir kitle.

Biraz geçmişe dönelim... Gaffur senin efsanevi karakterlerinden. Onun çıkış noktası neydi?

- Ben askerliğimi Foça Dağ Komando Okulu’nda, Güneydoğulu askerlerin eğitmeni olarak yaptım. Dört yıl sürdü. Bu eğitim şınav ya da barfiks çekmek değildi; resim, kitap, müzikle yapılan bir eğitimdi. Her hafta sonu orada o çocuklarla takılıyordum ve hepsinin ne kadar doğal, ne kadar bizden olduğunu fark ettim.

Gaffur nereli?

- Gaffur, Türk... Erzurumlular Erzurumlu diyor, Erzincanlılar Erzincanlı, Niğdeliler Niğdeli. Güneydoğu’ya gittiğimde de herkes “Sen bizdensin” diyor. Gülcemal de aslında böyle bir tip. Köylü bir adamken miras kalıyor, şehre geliyor, bir avukatın yönlendirmesiyle holdingin başına geçiyor ama köyünü ve sevgilisini unutmuyor. Film bu, gayet basit.

Plan yapar mısın yoksa akışına mı bırakırsın hayatı?

- Ben 1988 yılında tüm tiyatro yaşamımı kamera karşısında geçirdim. 1994’te tiyatroyu bıraktım, 2000’den sonra filme başlayacağım dedim ve 19. filmimi çekip tamamladım. Planlıydı her şeyim.

Enerjisi yüksek bir adamsın. Sana ayak uydurmak zor olmalı.

- Ben 51 yaşındayım ama DNA yaşım 24. Beyin yaşı olarak da belki 14... Enerjimi tam yansıttığımda insanlar “Allah’ım bu adam acaba çılgın mı? Yoksa agresif mi, psikopat mı?” diye düşünüyor.

Bazen de fazlasıyla agresif olarak algılanıyorsun.

- Umurumda değil. Bu yolda ilerlemek ve bitirmek istiyorum sanat yaşamımı. İstanbul’dan ayrıldım bile. Sapanca’da kendime bir çiftlik yaptım.

Üç kardeşmişsiniz ve aralarında en afacanı senmişsin. Neler hatırlıyorsun çocukluğundan?

- Evet, üç kardeşiz. En ufak benim. Abim, ablam, ben... Küçüklüğümü net hatırlıyorum; 2,5 yaşında ormana kaçıp bir köpek kulübesine gizlendiğimi, ağaçlara tırmandığımı, ormanda kaybolduğumu... Saykodelik şeyler de vardı.

Ne mesela?

- 10-11 yaşında çıkardım evden, bir trene binerdim. Bir tünelin son ya da ilk istasyonda iner, tünelde trene karşı yürürdüm.

Batıl inançların var mı?

- Yok. Kaldı ki ben 30 yaşıma kadar ateisttim.

Ne değiştirdi seni?

- 30 yaşımdan sonra, bir anda doğanın bana fısıldayan bir varlık olduğunu keşfettim. Ve dedim ki “Bunun bir sebebi olması lazım”... Oturup İncil’i okudum, arkasından Tevrat’ı ve Kuran’ı... Gerçekten Kuran’a gönülden inandım.

Zor günler, ciddi ameliyatlar geçirdin. Nasıl şimdi sağlığın?

- 15 gün oldu yoğun bakımdan çıkalı. Bütün vücudum delik şu an... 300 dikiş var vücudumda.

İlki kalp kriziydi, ya ikincisi?

- Kalp krizi de değil. Bir mitral kapak operasyonuydu. Filmi çekmeden önce girecektim ameliyata ama bekledim. Filmi çektim, ondan sonra gittim hastaneye.

 Ama 2011’deki kalp kriziydi...

- Evet, 2011’de kalp krizi geçirdim, ex oldum. İlk ex’im 19-20 saniye olmuş, ikincisi 1 dakikayı geçerken geri döndürmüşler. Ondan sonra kalp pili takıldı.

Ne değişti ondan sonra hayatında?

- Bunun cevabı yok. Sadece uyandığının ilk 3-4 saniyesi farklıydı.

Ne oluyor o anda?

- Merhaba diyorsun. İnanamıyorsun yani. Allah kimsenin başına vermesin.

Aklıma geldi, sen bir ara İzmir’den milletvekili adayı olmuştun... Vaz mı geçtin siyasete atılmaktan?

- Yok. Aslında yine istedim seçimlere katılmayı ama doktorlarım izin vermedi.

Nasıl değerlendiriyorsun sanatçıların politikaya soyunmasını?

- Söyleyecek sözü olan herkesin siyasete girme hakkı vardır. 555 tane nur topu gibi milletvekilimiz var, 550 tane de sözü olacak insan çıksın da bir sanatçı meclisi oluşsun. Ona da Başbakan seçilsin. Somut şeyler sunsunlar bakalım insanlara.

Artık telefon bile taşımadığını biliyorum ama yine de soracağım, sosyal medyayla aran nasıl?

- İnternete daha hayatımda girmedim. Teknoloji özürlüyüm ama bundan dolayı da mutluyum. Çünkü boş zamanlarımda resim yapıyorum. Canım sıkıldığında senaryo yazıyorum. Killi toprak bulduğumda heykel yapıyorum.

Çocuklar kaç yaşında oldu?

- 14 oldu Şeker... Yakut da 8 yaşında.

Nasıl bir babasın?

- Çok kral bir babayım. Gece 11 de giderim, çocuklarıma waffle alır gelirim. Yeter ki istesinler.

Seninle mi yaşıyorlar?

- Genelde benimle... Ama yaşları itibariyle annelerine gitmeleri gereken yaştalar. O konuda bir sorun yaşamıyoruz.

Niran’la (Ünsal) o sorunlu dönemi atlattınız mı yani?

- Adliye koridorlarında iki sanatçı olduğumuz için çok üstümüze geldiler. Yoksa Niran’ın da benim de bir suçumuz yok. Çocuğumuz ortada kalmadı sonuçta. Aslan gibi büyüttük.

Peker bu saçlar neden hep böyle?

- Pis mi?

Hayır... Uzun, asimetrik.

- Ben devamlı saçları uzun yaşayan bir adamım. Aşığım abi, uzun saç insanı gizliyor.

Yaptığın en büyük çılgınlık?

- Geçen ay şunu yaptım; Olimpos’ta bir Zeus çukuru vardır. O çukurun üzerine doğru bir sandal ağacı eğilir. Aşağısı 150 metre. Oraya hamak kurdum, bir gece orada uyudum.

Ya düşsen uykunda?

- Yok, bağladım canım kendimi... Her yerim aparat zaten. Aparatsız dolaşmam, muhakkak bağlanırım.

Ne işin vardı orada?

- Sevgilimle kavga ettim. Çektim gittim. Yağmurlu da bir geceydi. Sırılsıklam oldum.

Kıskanç mısın sen?

- Çok. Her Türk kırosu gibi (gülüyor)... Yanlış anlaşılmasın da çok terbiyesiz ve arsız bir toplumda yaşıyoruz aslında. Güzel her kadına Türk erkeğinin bakış açısı çok hödükçe, çok belden aşağı. Hani örf adet gelenek, annelerimiz, bacılarımız nerede? Sevgilimi alıp bir yere gittiğimde, sevgilime birinin baktığını hissedersem kötü...

Kafa göz girerim demeyeceksin herhalde!

- Yok onu yapmam.

Hürriyet
Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder